Faydalı Paylaşımlar..

19 Ekim 2013 Cumartesi

Siz Böyle Cimri Adam Duydunuz mu?

09:43:00 Posted by Mücahid Reis No comments

Tarih boyunca iki duygu çarpışmıştır:

— Cömertlik ve cimrilik!

İnsanlar hep bu iki duygunun imtihanı içinde ömür­lerini sürdürmüşler, iki anlayışın ibretli örneklerini bıra­karak hayat sahnesinden çekilip gitmişlerdir.

Kimileri cimrilik örneği bırakmış, kimileri de cömert­lik numuneleri sunmuş, ahirete cömertlerden biri olarak girme saadetine erişmiştir.

Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, cömert­likle cimriliği iki dala benzetir ki, bu dalların birinin kö­kü cennette, birininki de cehennemdedir.

Kim hangisinin ucuna takılırsa onun kökün de bu­lunduğu yere varır.

İşaret etmeye gerek yoktur ki, cömertin tuttuğu dalın kökü Cennettedir. Cimrinin tuttuğu dalın kökü de Ce­hennemde.

Demek, cömertlik insanı en sonunda Cennete götü­rür. Cimrilik de Cehenneme...

Cimrilikte öyle hasislik, öyle aç gözlülük vardır ki, bu hale düşen adamın artık gözü, gönlü hep başkasının ma­lında, başkasının yardım ve ikramdadır. Kendisi kim­seye bir lokma vermez, ama herkesten her zaman ihsan, ikram bekler. Hatta olmayacak yerlerden bile ianeler umar, durur.

Bu yazımızda sizlere Arabın aç gözlü cimrisinden ör­nekler arzetmek istiyorum. Bizim aç gözlülerimize de ib­ret olur inşallah.

Sizler Eş'ab'ı duymamışsınızdır. Bu yazıda Eş'ab'ı ya­kından tanıyacak, aç gözlülük, cimrilik, bahillik nasıl olurmuş ondan öğreneceksiniz.

Bir insan böylesine cimrilik, bahillik girdabına dü­şerse, onun hali felakettir. En acı lokma kendisininki, en tatlı lokma da başkalarından aşırdığı olur artık.

Araplar aralarında bir cimri, bahil adam görünce:

— Eş'ab gibi derler, Eş'ab'ı cimrilikte örnek gösterir­lerdi.

Büyük sahabi Hazret-i Zübeyr'in (r.a.) azad ettiği kö­lelerden olan Eş'ab, komşularından birinin bacasından duman çıktığını görünce hemen eline ekmeğini alır kapıda beklemeye başlarmış. Neyi beklermiş biliyor musu­nuz?

Bacasından duman tüten komşu, belki pişirdiği ye­mekten Eş'ab'a da getirebilirmiş. Beklediği budur.

Eş'ab bir gün çömlek satan adamın dükkanına girer. Çömlekleri şöyle bir inceledikten sonra teklifini yapar.

— Bundan sonra çömlekleri biraz daha büyükçe yapın, olmaz mı?

Adam ümitlenir:

— Efendi, büyük çömlek istiyorsanız getireyim, yahut da istediğiniz büyüklükte yaptırayım, kaç tane istiyorsunuz?

Eş'ab'ın cevabı tam Eş'ab'lık:

— Hayır, ben çömlek filan alacak değilim, der. Düşündüğüm odur ki, bu çömlekleri alanlardan biri bir gün bana yemek getirecek olursa bunlar az yemek alır da onun için..

Eş'ab'm açgözlülüğünü bilen biri, bir gün onu sevin­dirmek için yemeğe davet eder. Eş'ab sofraya oturduğun­da biri kapıyı çalar. Eş'ab, kapının açılmasına şiddetle karşı çıkar.

— Tam yemekte iken kalkılır da kapı açılır mı? Bırak beklesin yemek bitinceye kadar, der.

Ev sahibi açıklamada bulunur:

— Efendim, bu gelen öyle meziyeti olan biridir ki, başkasının sofrasından yemek yemez, deyince Eş'ab he­men sözünü keser:

— Başka faziletini saymaya gerek yoktur, aç kapıyı gelsin öyle ise...

Ne dersiniz bu manzaraya? Cimriliğin, aç gözlülüğün böylesine pes mi? Yoksa bizim de bundan az-çok hisse­miz var mı? Düşünmeliyiz?

Kaynak:Ahmed Şahin, Olaylar Konuşuyor, Cihan Yayınları, İstanbul 2001, s. 45

0 yorum:

Yorum Gönder