Faydalı Paylaşımlar..

26 Eylül 2015 Cumartesi

Kerametli Koyun

10:16:00 Posted by Mücahid Reis No comments


Fidda hanım, fakir bir insanın hanımıydı. Kocası gece gündüz çalışıp çabalar, ama günlük nafakadan fazlasını elde edemezdi. Bu yüzden yavrularına süt sağacakları bir tek koyunu ancak alabilmişlerdi. Ko­yun onlar için biricik geçim kaynağı idi.

Ama ne Fidda hanım hâlinden şikayetçiydi, ne kocası.

İkisi de Allah'ın verdiği sağlık ve afiyete şükürler ediyordu. Haklarında takdir edilen helâl rızka rıza gösteriyorlardı. Ne var ki, bir kurban bayramında bu müşterek huzurları bozulur gibi oldu. Evin beyi, ellerindeki tek koyunu kurban etmek istiyordu. Hanım ise:

- Bize kurban vacip değildir. Hem sütüyle çocuk­larımızı beslediğimiz koyunu kesmemiz doğru da ol­maz. Sonra çocuklarımızı ne ile besleriz? Diye itiraz­da bulunuyordu.

Bey, sonunda o güne kadar çektiği maddi sıkın­tılardan asla müşteki olmayıp haline rıza gösteren hanımının bu itirazını anlayışla karşıladı. Koyunu kurban etmekten vazgeçti.

Allah'ın hikmetine bakın ki, bayramdan bir kaç gün sonra bir misafir geldi. O akşam kendilerinde kalacaktı. Halbuki sofraya koyacak hiçbir şeyleri de yoktu. Evin beyi bu defa mahcubiyet hissi duymuş, hanımına teklifini tekrar etmişti:

- Bu koyunu keseceğim. Misafir sofrasına koya­cak başka bir şeyimiz yok çünkü.

Fidda hanım düşünmeye başladı. Akşam sofra­nın boş olacağını hatırlayınca, o da boynunu eğdi.

- Başka çaremiz yoktur. Bari duvarın dışına çı­kar, benim görmediğim yerde kes.

Hanım evin avlusu içindeyken evin beyi dışarı çıktı. Sütüyle çocuklarım beslediği koyunu, misafir için kesmeye başladı.

Bu sırada, avlu içinde kesim işinin bitmesini bekleyen hanım, birden şaşkına döndü. Çünkü du­varın üzerinden sıçrayan bir koyun, avluya atlamış, az sonra da yanına kadar gelerek kendisini koklamaya başlamıştı.

Fidda hanım, beyinin koyunu elinden kaçırdığı­nı düşündü. Ama dışarı çıkıp bakınca, koyunun ke­silip yüzülmeye başlandığını gördü. Hayreti artmış­tı... Komşulardan birinin koyunu duvardan atlayıp içeri girmiştir, diye düşündüler karı koca. Köyde tel­lâllar çağırttılar, koyunu sahibinin almasını istediler. Ne var ki, hiç kimse çıkıp da:

- Benim koyunum kayboldu, sizin avluya atla­yan koyun bizim olabilir, demedi.

Fidda hanım, durumu İmam Efendiye anlattı. Hoca Efendi şu tavsiyede bulundu:

- Bu koyunu besleyiniz. Besleme ücreti olarak da sütünü çocuklarınıza içiriniz. Şayet sahibi çıkar­sa besleme ücreti olarak sütünü içmiş olursunuz, koyunu da sahibine iade edersiniz. Çıkmazsa Al­lah'ın size lütuf ve ikramı olur, muhtaç olduğunuz için sizde kalabilir...

Bu arada Fidda hanım, koyunda garip şeyler görmeye başladı.

Ne zaman bakracı memeleri altına koyup da sağ­mak istese koyunda hemen bol süt hâsıl olur, bir de­fasında sade süt tadında, bir defasında da bal tadın­da bol süt sağar idi. Nihayet meçhul koyunun bu gizemli durumu çevrede meşhur oldu.

Misafirlerinin hatırı için kestikleri koyuna muka­bil Allah'ın bir defasında sade süt, bir defasında da bal tadında süt sağdıran bir koyun ihsan etmiş ol­ması, ayrıca bu sütün dertlere şifa olma özelliği de taşıdığının ortaya çıkması etrafa şayi oldu. Artık herkes eline hediyeler alıp fakir Fidda hanımı ziyare­te geliyor, kâsesini de bu şifalı sütle doldurarak ayrılıp gidiyordu.

Kaynak:Mehmet Dikmen, Esrarengiz Olaylar, Cihan Yayınları, İstanbul 2001, s.45