Faydalı Paylaşımlar..

18 Ekim 2013 Cuma

Zulmetmediysen Zulüm Görmezsin

07:51:00 Posted by Mücahid Reis No comments


İran'da bir zamanlar zalim bir hükümdar yaşı­yormuş. Saltanatını halka zulüm ve baskı ile yürü­tüyormuş.

Bir gün, şehirde gezerken bir evin bahçesinde gördüğü bir kadına göz koymuş, adamlarına onu sa­rayına getirmelerini emretmiş. Adamları zalim hü­kümdara:

- Efendimiz, o göz koyduğunuz kadın, şehirde bir marangozun karısıdır. Kendisi ve kocası çok din­dar, çevrede oldukça sayılıp sevilen kimselerdir. Düşmanlarınız sizin bu arzunuzu duyup, aleyhinize işi büyütebilirler. Siz marangoza bu gece sabaha ka­dar yapamayacağı bir iş teklif ediniz. Sonra da emri­nizi yerine getirmedi bahanesiyle, kendisini idam ediniz. O zaman göz koyduğunuz karısı dul kalır, kendiliğinden size gelir, aleyhinizde herhangi bir de­dikoduya da sebebiyet verilmemiş olur.

Zalim hükümdar, akılcılarının verdikleri bu aklı pek beğenerek, marangozu çağırtmış, şöyle konuşmuş:

- Bu gece sabaha kadar, öd ağacından olmak şartıyla, on tane süslü sandık yapacak; şafak vakti göndereceğim adamlarıma teslim edeceksin haberin olsun!..

İyi kalpli Marangoz buna imkânı olmadığını, ver­diği mühleti birkaç hafta uzatmasını istemişse de, zalim Hükümdarı kararından döndürememiş.

- Şafak vakti göndereceğim adamlarıma, ya on sandığı teslim edersin, yahut da buna mukabil ken­di kelleni verirsin.

Marangoz heyecan ve telâş içinde evine gelmiş, gözyaşı döküp ağlamaya başlamış. Ailesinin ısrarı üzerine de, zalim hükümdarın teklifini anlatmış. Ha­nımından gözyaşları içinde helâllik dilemeye başla­mış. Kadın kocasına:

- Dur bakalım, acele etme, demiş ve ilave etmiş:

- Sen hiç kimseye zulmettin mi?

- Hayır, ben hiç kimseye ne zulmettim, ne de birinin namus ve ırzına yan baktım, işimde ve evimde, kendi halimde yaşayıp duruyordum işte!

Bu sözler üzerine kadın:

- Öyleyse, boşuna telâş etme! Zulmetmediysen zulüm görmezsin, demiş. Fakat adamda ümit iyice kaybolduğu için, "Şu­nun şurasında ne kaldı ki, neredeyse Hükümdarın adamları gelecek diye hayıflanıyormuş.

Kadın ise:

- Hiç telâş etme! Zulmetmediysen zulme uğra­mazsın. Bakalım Mevlâ neyler? diyerek serinkanlılı­ğını muhafaza etmekteymiş.

Sabaha doğru kapı güm güm vurulmuş. Maran­goz, heyecandan elleri, ayaklan titreyerek:

- Eyvah, işte geldiler; halbuki sandıkların bir ta­nesi bile meydanda yok!... Demiş, korkudan ecel ter­leri dökmeye başlamış. Kapının açılması üzerine hız­la içeri giren hükümdarın adamları:

- Çabuk marangozhaneye, demişler. Adam hanımına:

- Görüşmek artık mahşere kaldı, haydi Allah'a ısmarladık!... Deyip vedalaşmış. Hükümdarın adam­ları bu sözlere kızmışlar:

- Neden görüşmeniz mahşere kalsın? Yapacağın, sadece bir tabuttan ibarettir, demişler.

Marangoz anlamayınca da şu izah vermişler:

- Bu gece yansı, hükümdar anî bir kalp krizi ne­ticesinde öldü. Onun cenazesi için bir tabut yapma­nı, yeni hükümdar emretti. Yapacağın bundan iba­rettir!..

Kaynak:Mehmet Dikmen, Esrarengiz Olaylar, Cihan Yayınları, İstanbul 2001, s.92

0 yorum:

Yorum Gönder