Faydalı Paylaşımlar..

11 Aralık 2014 Perşembe

Bir Kış Günü Yalın Ayak

08:52:00 Posted by Mücahid Reis No comments


Dalmaçya’da Ermeni bir beyin yanında yamaklık eden on-oniki yaşlarındaki Jozef Maskoviç isimli çocuk, Zemberirin en fırtınalı günlerinde buzlar üzerinde yalınayak eve su taşımakta iken, komşularından fakir ve dul bir kadıncağız bu hale üzülüp kocasından yadigar bir çift partal kundurayı çocuğun ayaklarına giydirmişti.

Aradan çok uzun yıllar geçti. Bu arada Osmanlılar o yerleri fethetti; kadın da İslamiyet’le hidayet buldu. Günlerden bir gün, iyiden iyiye yaşlanmış olan kadıncağızın kapısı çalınıp önüne bir torba bırakıldı. Torbayı açan ihtiyar eller, vaktiyle kocasının olan o bir çift partal kunduraya dokununca, birdenbire takattan kesildi, kıpırdamaz oldu.

Kadıncağız neden sonra baktı ki, ayakkabıların her ikisinin de içleri altın dolu. Yoksul hasırının üzerine dökülen altınları toplayayım derken, gözleri küçük bir kağıt parçasına ilişti. Yarım saat kadar sonra, kasaba imamı kadıncağıza bu tek cümlelik pusulayı okuyordu:

“Anacığım! Buzdan donmuş çıplak ayaklarına bu kunduraları giydirdiğin çocuk, sana olan borcunu ödemeye çalışıyor.” Bu pusulanın Osmanlı Devleti”nin kaptan-ı deryalarından, Hanya fatihi Silahtar Yusuf Paşa’nın divitinden akan mürekkeple yazıldığını, o gün hiç kimsecikler anlamayacaktı. Ta ki, Osmanlı arşivinden söz konusu altınların muhasebesini tutan belge ortaya çıkıncaya kadar?

Kaynak: Selim Gündüzalp, Ümit Öyküleri, Zafer Yayınları, 2002.

0 yorum:

Yorum Gönder