Anadolu Evliyalarından Beyzâde Efendi, bir sene hacca gitmeye karar verir… Hac için yolculuğa çıkma zamanını kararlaştırdılar. Eş ve dostları ile vedâlaştı. Tam hac yolculuğuna çıkacakları haftalarda eşi hastalandı. Bir gün hanımı yatakta yatarken dışarıdan et kokusu geldi. Kocasına seslendi:
–Efendi! Şu kızarmış et kimlerde pişiyorsa git benim hatırım için bir parça isteyiver. Canım çekti. Beyzâde Efendi:
-”Hatun! Senin İsteğin et olsun çarşıya gideyim sana etin ve kebabın en iyisini getireyim. Kadın ısrar etti:
-”Hayır istemem…. Ben sadece kokusu burnuma hoş gelen bu eti istiyorum. Beyzade Efendi diretir:
-”Hanım çok şükür biz varlıklıyız. Gidip fakir bir komşudan et istemek bize yakışmaz… Bizim onlara vermemiz lazım… Kadın:
-”Ben hastayım, canım kokusu burnuma hoş gelen o eti istedi… Eğer bana biraz merhametin var git komşulardan o kızarmış eti bana iste. Beyzâde Efendi mecburen utana utana komşunun kapısına gitti… Kapıyı kendisine açan komşu kadına durumu anlattı. Komşu kadın: -”Bu eti size veremem? -Neden?
-Bu et size haram? -Ya size? -Helal. -Neden?
-Efendim! Üç günden beri çoluk-çocuk açız… Çocukların ağlamalarına fazla dayanamadım. Haram olan bir necis eti getirip pişirerek onları oyalamaya çalışıyorum…
Beyzâde Efendi evine koşar. Hac için ayırmış olduğu paranın büyük bir kısmını getirir kadına verir. Geri kalan parasını da çevresindeki fakirlere ve ilim talebelerine dağıttı. Bütün parasını dağıtarak fakir hale düştüğü için üzerinde haccın farziyeti düştü.
Bir hafta sonra Harputlular hacca giderken Beyzâde Efendi gitmedi. Sebebini de açıklamadı. Arkadaşları bin bir zorluklarla Mekke-i Mükerremeye vardıklarında Beyzâde Efendi’yi orada gördüler. Her yerde onu önlerinde gördüler… Haline şaştılar. Bir mâna veremediler. Hacılar Harput'a döndüklerinde durumu kendisine sordular. 0: -Siz Ka’beye hep yürümekle mi varıldığını sanırsınız? -Peki bu dereceye nasıl yükseldiniz? -Hayır ve hasenat yüzünden….
Beyzâde Efendinin bu hadisesinden sonra Harput’ta bir fakir hiçbir zaman muhtaç duruma düşmedi. Zenginler, fakir aramak için yarıştılar… Zekat ve sadaka verecek fakir bulamadıkları zaman bile oldu
Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi, Ruhu’l-Beyan Tefsiri: 3/639-640.
0 yorum:
Yorum Gönder