Sahrada oturan bir adam vardı. Adamın, kendisini sabah namazına kaldıran bir horozu, kendisini ve eşyalarını hırsızlardan koruyan bir köpeği ve suyunu, çadırını yüklediği bir merkebi vardı.
Bir gün yakınında bulunan kasabalıların yanına,onlarla konuşmak için gitti. Onlarla birlikte kahvelerinde otururken, kendisine, horozunu tilkinin yediğini bildirirler. Adam bu haberi duyunca ;
- Hayırdır inşallah, der.
Bir müddet sonra, köpeğinin de ölüm haberi gelir ve adam yine;
- Hayırdır inşallah, der.
Yine bir müddet sonra, kurdun, eşeğinin karnını yardığı haberi gelir, bu sefer de adam;
- Ümit edilir ki, bu işte de bir hayır vardır, der.
Gece olunca çadırına gider ve uyur. Sabahleyin, o kasabada yaşayan insanların düşmanlarının geceleyin kasabaya baskın yaptıklarını, horozların öttüğü, köpeklerin havladığı ve merkeplerin anırdığı evlerin yerini keşfedip bütün mallarını yağma ettiklerini görür. Kasabada sadece kendisinin mallarına bir zarar gelmez. Bu olaydan sonra hayvanlarının niçin öldüğünü anlar ve Allah'a şükür eder.
Kaynak : Ahmed Şihabuddin El-Kalyubi'nin,"Dini Hikayeler" adlı kitabı.
Sayfa : 124
Çeviren : Hüseyin Erdoğan.