Bir padişahın çok yiğit bir oğlu vardı. İçi ve dışı hünerlerle bezenmişti.
Padişah bir gece rüyasında oğlunun öldüğünü gördü büyük bir ıstırap içinde kıvranmaya başlamıştı ki uyandı. Uyanınca bunun rüya olduğunu görüp bu seferde sonsuz bir sevinç içinde kaldı ve kendi kendine:
"Bu sevincimin sebebi rüyadaki kederdi. Allah (c.c.) bir sebep ihsan edip beni sevindirdi." dedi. Padişah düşündü:
"Soyumun devamı için oğlumu evlendirmem lâzım, oğluma kötü bir padişahın kızını almaktansa iyi bir kişinin soyundan bir kız almam daha iyi." dedi.
Şehzadenin annesi bu işten haberdar olunca: "Oğlumuzu bir yoksulla mı akraba yapacaksın?" dedi. Padişah:
"Temiz bir kişiye yoksul demek hatadır, çünkü temiz kişilerin gönülleri zengindir bu da Allah vergisidir." dedi. Uzun münakaşalardan sonra nihayet padişahın dediği oldu. Padişah oğluna yaradılışı güzel ve temiz bir kız aldı. Kızın güzellikte eşi yoktu, huyu ve ahlâkı da yüzü gibi güzeldi.
Padişah oğluna o güzel kızı aldı almasına lâkin o güzelim şehzadeye ihtiyar bir büyücü de aşık olmuştu. O büyücü kocakarı şehzadeye öyle bir büyü yaptı ki şehzadeyi kendine aşık etti. Şehzade o dünya güzeli kızdan yüz çevirerek, kocakarı büyücüye yöneldi. Şehzade tam bir yıl o karıya esir oldu. O kokmuş karının ayakkabısının tasmasını öpüp duruyordu.
Padişah pek çaresiz kaldı, gece gündüz kurbanlar kestirerek sadakalar verdi. Ne çare varsa başvurdu. Fakat oğlan gittikçe daha da kocakarıya bağlandı.
Aradan aylar günler geçti nihayet bu işten haberi olan iyi kalpli bir büyücü çıkıp geldi. Şehzadeyi o büyücünün esiri olmaktan kurtardı. Şehzadenin aklı başına gelince koşarak babasına geldi. Padişah şenlik yaptırdı. Öyle büyük şenlik oldu ki şehrin köpeklerinin önüne bile gül suyundan şerbet kondu. Büyücü kocakarı da üzüntüsünden geberdi. Şehzade gelinin yanına giderek onun aydan daha parlak yüzünü görünce, aklı başından gitti, düşüp bayıldı. Tam üç gün aklı başına gelmedi. Bir yıl sonra babası söz arasında:
"Oğlum o büyücü kocakarıyı bir hatırla bakalım, o günler ne günlerdi." dedi. Şehzade:
"Bırak baba, dedi. Ben gerçeği hakiki yerimi, gerçek sevgiyi buldum, aldanma kuyusundan kurtuldum." dedi.
• Mümin yol buldu da karanlıktan, Hak nuruna yüz çevirdi mi böyle olur işte.
• Kardeş bil ki şehzade sensin, o ihtiyar büyücü kocakarı da bu dünya.
Kaynak:Mehmet Zeren,Mesnevi’de Geçen Bütün Hikâyeler, Nar Yayınları, İstanbul 2006 s.200