Faydalı Paylaşımlar..

6 Temmuz 2015 Pazartesi

Olmaz Çocuğum

20:30:00 Posted by Mücahid Reis No comments

İmansızda vicdan olmaz çocuğum,
Kırk cesette bir can olmaz çocuğum,
Tay büyür at olur, ona sözüm yok,
İt büyüyüp insan olmaz çocuğum.
| Üstad Abdurrahim Karakoç

Minik Bir Çocuğun Ramazan Günlüğü

19:00:00 Posted by Mücahid Reis No comments


Ramazan 1

Bugün evde bir acayiplik var.
Herkes sessizce işine okuluna gidiyor.
Annem “Zeynep hadi sana kahvaltı hazırlayalım” dedi.
Kimse yemek yemiyor, su içmiyor.
Ablam bile!
Ramazan 2

Önce diyet yaptıklarını sanmıştım.
İzledim hepsini.
Akşama doğru hepsi sessizleşiyor.
Sofrayı hazırlayıp ezanı bekliyor.
Onları böyle seyretmek, öyle hoş ki.
Başka zaman, susmak bilmeyen ablamın bu hali içten içe güldürüyor beni.
Ama gülmeye cesâretim yok.
Ramazan 9

Niye böyle yapıyorlar?”Ablama sordum, “Büyüyünce anlarsın” dedi.
Zaten başka ne der ki…
Anneme sordum, “Ramazan” dedi.
Babama sorum, “Oruç” dedi
Ramazan 11

Bu “Ramazan” ve “Oruç” isimli iki kişi,
Bizimkilere yeme içme yasağı koymuş demek.
Arkadaşım Fatma’ya sordum.
Onun ailesinde gündüzleri yemek yemiyor, su içmiyormuş.
Ramazan 14

Kaşık, çatal sesleri, konuşmalar duydum
Uyandım..
Babama haber vermeye koştum, yatağında yok!
Çaresiz, huysuz ablamın yanına koştum
O da yok!
Korkmadım, Ben bu hırsızların hakkından gelirim! Dedim.
Aldım elime paspasın sapını, aniden açtım mutfak kapısını.
Sopamı havaya kaldırdım öylece kaldım oracıkta.
Bizimkiler yemek yiyorlar!
Vay uyanıklar.
Gündüz Oruç ile Ramazan’dan korkup gece yemek yiyorlar.
Bir de üstüne gülüyorlar…
Korkaklar.
Ramazan 17

Önceleri, Oruç ile Ramazan’ı bulup şikâyet etmeyi düşündüm.
Fakat ablamın yemek yedikçe pamuk gibi yumuşadığını fark ettim.
O zaman devam.
Belli ki Oruç ve Ramazan iyi kalpli iki amca.
Ramazan 19

Her gün bize beyaz başörtülü teyzeler geliyor.
Oturup birlikte Kur’an okuyorlar.
Her zamanki mobilyadan, gelinden, kaynanadan konuşmuyorlar.
Ellerini açıp herkese dua ediyorlar.
Sevim teyze de başını örtmüş.
Çok da yakışmış.
Ramazan 22

Her şey aynen devam ediyor.  
Televizyonlar bile uslu uslu konuşuyor.
Hepsi akşam ezanı okunuyor.
İftar iftar deyip bütün şehir birden yemeğe başlıyor.
Ne hoş..
Ramazan 24

Oruç’u merek ediyorum.
Geçen gün Ayşe teyzem Annemle konuşuyorlardı.
Şöyle yaparsam Oruç bozulur mu?
Yok, böyle olursa Oruç kaçar mı?
Demek ki Oruç, çok duygulu birisi
İnsanlar kötü şey yapınca bozuluyor.
Kötülüğü gördüğü yerden kaçıyor.
Oruç’u ve Ramazan’ı artık iyice merak ediyorum.
Onlarla tanışmaya can atıyorum.
Ramazan 25

Bu gülerde herkes Kadir gecesinden bahsediyor.
Şimdiye kadar gecesi olan bir adam göremedim.
Bu Kadir de kim?
Bin aydan hayırlı gecesi varmış.
O gece uyumamak, namaz kılmak, Kur’an okumak önemliymiş.
Ramazan 26

İftarı çok sevdim.
Akşam yemek yemeğe iftar diyorlar.
Gece yemek yemeni adı da Sahur.
İftar sonrası eğlenceler oluyor.
Babam camilere götürüyor bizi.
Herkes sokaklarda, camilerde, neşe içinde.
Ramazan 28

Merak içinde beklerken uyuya kaldım.
Kadir, gecesiyle gelmiş gitmiş.
Ben göremedim.
Anlayamıyorum.
Bu yüzden ağabeyimi çok özlüyorum.
Ablama soru sormaya kalksam, bana doya doya gülüyor.
Sonra da arkadaşlarına anlatıyor, birlikte gülüyorlar.
Sinir oluyorum.
Abım uzak bir şehirde üniversitede okuyor.
Abım ne zaman geliyor?” diye anneme soruyorum.
Bayram gelsin, o da gelecek” diyor.
Oruç, Ramazan, gece gelen Kadir’den sonra şimdide bayram!...
Soramıyorum “Bayram kim?”diye.
Neden o gelmeden âbîm gelemiyor.
Belkide ağabeyimin arkadaşıdır.
Çok özledim ağabeyimi.
Bayram’ı da alsın gelsin, tanışalım.
Ramazan 29\Arife

Sonunda bir hanım ismi duydum.
Arife diyemiyorlar mı ne?
Arife diyorlar.
Niye Arife?
“Arife” olması gerekmiyor mu?
Yengemin adı gibi yani…
“Arife geliyor, daha temizliği bitirmedik.”   diyor annem.
Demek ki arife teyze çok titiz.
İyice telaşlandılar.
Bir bayram diyorlar, bir arife, harıl harıl çalışıyorlar.
Temizlik yapılıyor.
Yemekler hazırlanılıyor.
Anneme “bayram ne zaman gelecek?”dedim,”arife’den sonra “ dedi.
Demek ki bayram ile arife evli değil.
Akrabada değil.
Kafam karma karışık.
Salih abım bir gelse de her şeyi bana anlatsa.
Ve Bayram geldi

Sabah kalktığımda, herkesi kahvaltıda yakaladım!.
Oruç öldü herhalde diye düşündüm.
Gece abım gelmiş.
Sevinçten haykırdım.
Çok özlemişiz birbirimizi.
Bütün olanı biteni bir güzel anlattım ağabeyime
Yüzüme bakarken, bana tebessüm ettiğini gördüm.
Ablama sormamakla ne iyi ettiğimi anladım.
Abımın tebessüm ettiği yerde, Ablam kahkaha atar.
Ağabeyime küser gibi yaptım, hemen gönlümü aldı.
Bana her şeyi baştan anlattı, bu sefer de ben gülmeye başladım.
****
Ağabeyimden söz aldım,
Kimseye anlatmayacak, konuştuklarımızı yazmak için izin istedi.
Bende verdim.
Ramazan günlüğü işte böyle ortaya çıktı.
Abım buna bir de isim buldu: 5 yaş Sendromu.
Sendromu anlamadım.
Ama olsun, ağabeyime güveniyorum.
Gerçi ablam göre 4 yaşındayım.
Annem 5 yaşında olduğumu söylüyor.
Babam daha 4 yaşından gün almadı diyor.
Abım bu konu beni aşar diyor.
Bayramı çok sevdim.
Ama ablam tekrar o sinirli haline dönecek diye, Ramazanın gidişine çok üzüldüm.
Bizim için her gün Ramazan olsa!...
Ne iyi olur… 

Kaynak: Mehmet Talu, Ramazan ve Oruç Rehberi, Tereke Yayınevi,  s.16, Basım:2011.

Küçük Ev

13:07:00 Posted by Mücahid Reis No comments



Bir köylü, bilgenin yanına geldi ve şikâyete başladı:

“N’olur bana yardım edin, yoksa çıldıracağım. Tek odalı bir evde yaşıyoruz. Ben, karım, çocuklarım, karımın akrabaları. Herkesin siniri tepesinde. Birbirimize bağırıp duruyoruz. Evimiz sanki bir cehenneme döndü.”

“Sana söyleyeceğim şeyi yapacağına söz verir misin?” diye sordu bilge ciddî bir sesle.

“Yemin ederim, ne söylerseniz yapacağım.”

“Pekalâ. Kaç hayvanın var?”

“Bir inek, bir keçi ve altı tavuk.”

“Onların hepsini evinize al. Bir hafta sonra yanıma yine gel.”

Bilgenin talebesi aldığı tavsiyeye çok şaşırmıştı, ama itaat edeceğine de söz vermişti bir kere. Çaresiz, hayvanları da odaya aldı.

Bir hafta sonra geldiğinde perişan haldeydi. Acı ve kederli inliyordu.

“Mahvolmuş durumdayız. Pislik! Koku! Gürültü! Hepimizin aklını kaçırmasına ramak kaldı.” Bu defa:

“Şimdi git ve hayvanları evden çıkar” dedi bilge.

Adam eve kadar hiç durmadan koştu. Denileni yaptı.

Ertesi gün bilgenin yanına geldiğinde gözleri mutluluktan parlıyordu:

“Hayat ne kadar güzel. Hayvanlar dışarıda. Evimiz öyle sessiz, öyle temiz ve öyle geniş ki! Sanki bir cennet!”

Kaynak: Murat Çiftkaya İlham Öyküleri

Altın ve Gümüşü Biriktirenler

03:59:00 Posted by Mücahid Reis No comments


Altın ve Gümüşü Biriktirip de Bunlar Allah Yolunda Sarf Etmeyenlere Acıklı Bir Azabı Müjdele!

Sevbân (ra) şöyle anlatır:

“…Altın ve gümüşü biriktirip de bunları Allâh yolunda sarf etmeyenlere acıklı bir azâbı müjdele!” (Tevbe, 34) âyeti nâzil olduğu zaman biz, Efendimiz (sav) ile birlikte seferde bulunuyorduk.

Sahâbeden bâzıları:

“–Altın ve gümüş hakkında inecek olan indi. (Artık bir daha onları biriktirmeyiz.) Keşke hangi şeyin daha hayırlı olduğunu bilsek de ondan biraz edinsek?” dediler.

Bunun üzerine Rasûlullah (sav) şu cevâbı verdi:

“–Sâhip olunan şeylerin en fazîletlisi; zikreden bir dil, şükreden bir kalb ve kocasının îmânına yardımcı olan sâliha bir zevcedir.”

(Tirmizî, Tefsir, 9/9)