Delikanlı, babalarının miras olarak bıraktığı arsaya bir ev yapmayı plânlıyordu. Fakat arsa, sadece bir ev yapabilecek genişlikteydi ve en büyük erkek çocuk olmasından ötürü burası ona yakışırdı. Delikanlı, "Allah vergisi" dediği açık gözlülüğü ile kısa bir süre sonra bütün işleri halletti ve diğer kardeşlerinin saflığından faydalanarak arsayı üzerine geçirdi. Ancak her zamanki parasızlığı ile evi nasıl tamamlayacağını kara kara düşünüyordu.
Sonunda ona da bir çözüm buldu. Arsayı olduğu gibi evi de bedavaya getirecek, yakınlarından alacağı ödünç paraları inşaat malzemesine yatıracaktı. Enflasyon canavarı, nasıl olsa borçlarını bir kaç yıl içinde silip süpürür ve kendisini bedavadan ev sahibi yapardı.
Delikanlı, hangi arkadaşlarını daha kolay aldatabileceğini düşünürken, evin temel kazısını da bedavaya halletmenin yollarını arıyordu. Çünkü arsa, yer yer kayalık bir zemine sahipti ve kazma işi çok para tutacaktı.O halde, buna da bir çözüm gerekiyordu. Sonunda, dede~|~sinden kalan el yazması Kur'ân'ın arkasındaki boş sayfayı kopartarak oraya bir define haritası çizmeye başladı.
Evi düşündüğü yer, arsadaki dört büyük ağacın tam ortasıydı. Çizeceği haritada, köyün tarihî çeşmesine bitişik olan arsasını tarif edecek ve ağaçların arasında müthiş bir hazine bulunduğunu belirtecekti. Kendini bildiği günden beri babasıyla birlikte define aramaya gittiği ve kazmadık yer bırakmadığı için, bu tür haritaların inceliklerini gayet iyi hatırlıyor, çizgi ve işaretlerle donatılan yıpranmış bir haritanın, köy kahvesindeki acemi definecileri çılgına çevireceğini adı gibi biliyordu. İşini büyük bir itinayla tamamladıktan sonra, haritayı kahvehane masalarından birinin altına koyup oradan uzaklaştı.
Delikanlı, iki gece sonra arsasına gittiğinde, tahmin ettiği manzara ile karşılaştı. Uzaktan görebildiği kadarıyla üç?dört adam, gecenin soğuğuna ve inceden inceye yağan yağmura aldırmadan harıl harıl çalışıyor ve haritada tarif edilen ağaçların arasını kazıyordu. Delikanlı, daha sonraki gecelerde de tekrarlanan bu operasyonu uzaktaki bir ağacın altına kaykılmış vaziyette seyrederken, bütün mal varlıklarını eriten definecilikten ilk defa birşeyler kazanmanın sevinciyle türküler mırıldanıyordu.
Delikanlı, tamamlanmak üzere olan temel kazısını görmek için arsasına gittiğinde, daha da keyiflendi. Haritada tarif ettiği yer, sanki bir iş makinasıyla kazılmış ve arsayı bir kanser gibi saran büyük kayalar, tam istediği gibi parçalanarak arsa kenarına istiflenmişti. Böylelikle temel duvarları için gerekli olan malzeme de hazırlanmış oluyordu. Bir sigara tüttürmek için o kayalardan birine oturduğunda, sağa sola atılan kırık küpleri ve adamların gözünden kaçan tek bir altını görerek bulunduğu yere yığıldı.
O gün bütün şehir, dört ağaç arasından çıkartılan küpler dolusu define haberiyle çalkalanıyordu.
Kaynak:Cüneyd Suavi Hayatın İçinden Hikayeler Zafer Dergisi 2002