Faydalı Paylaşımlar..

3 Temmuz 2015 Cuma

DÜNYADA 700 YILDAN FAZLA ÖMÜR SÜRÜLMEZMİŞ

14:50:00 Posted by Mücahid Reis No comments


Hazreti İsa (a.s.) bir gün seyahat ederken, dağda bir ihtiyara tesadüf eder ki, ihtiyar güneşin sıcağında ibadet ve taat ediyor. Hazreti İsa (a.s.):

Ey ihtiyar, güneşten, kardan ve yağmurdan korunacak derecede bir şey yapıp da içinde ibadet etsen olmaz mı?

Ya Nebiyallah, peygamberlerden duydum ki, dünyada 700 yıldan fazla ömür sürülmezmiş. O sebeple o kadar ömrü dünya tamirine sarf etmeyi uygun görmediğim için bu hali seçtim.

Ey ihtiyar, sana bundan daha acayip bir şey haber vereyim. Ahir zamanda bir kavim gelecek ve ekserisinin ömürleri 100 yıla varmayacak. Böyle olduğu halde  1000 yıllık ömür tedariki ederek, çok yüksek binalar, köşkler, bağ ve bahçeler ve nice mülkler bina edecekler.

“Ya İsa, eğer o zamana ulaşsaydım, Allahu Teala hakkı için o kadar ömrü bir secdede geçirirdim” der ve yanında bulunan bir mağaradaki acaib şeyleri göstermek üzere Hazreti İsa (a.s.) ‘ı oraya davet eder. Beraberce mağaraya girerler ki, yüksek bir taht üzerinde bir meyyit ve başı ucunda bir mermer direk vardır. Direğin üzerinde ise şunlar yazılıdır:

Ben filan padişahım.(bir rivayette Şeddad imiş) 1000 yıl ömür sürdüm. 1000 şehir bina ettim ve 1000 tane bakire kız aldım. 1000 tane padişahla muharebe edip, askerlerini helak ederek memleketlerini ellerinden aldım. Fakat neticede bu hale geldim. Ey akıllı ve alim olanlar benden ibret alın.

Hazreti İsa(a.s.), bunu görünce hayrette kalır ve yoluna devam eder.

Kaynak: Büyük Dînî Hikâyeler, İbrahim Sıddık İmamoğlu, Osmanlı Yayınevi, İstanbul, 1980.

Al Ramazan Al Ablana da Al, Büyü Başka Ramazanlara da Al...

14:18:00 Posted by Mücahid Reis No comments

Okuldan alındığım yıldı ..

Eniştemin yanına konfeksiyonda çalışmak için verilmiştim.. 15 yaşındaydım.Sabah 8.00 de işbaşı yapıp akşam 19.30 da paydos ettiğimizi nefretle hatırladığım günlerden bir gün, sonunda saat 19.30'u göstermiş ve paydos zili çalmıştı. Hışımla kendimi dışarı atmıştım..Nitekim makina sesleri okuldayken tahammül edemediğim öğretmenlerimin... kızdıklarında çıkardıkları çığlıklardan daha kötüydü ve sürekliliği vardı... Hayata nefret ve kin kusarak yolda gidiyor giderken de okul dönüşü elinde kitaplarıyla eski sınıf arkadaşlarımı gördükçe yaşamaktan iyice nefret ediyordum..

Sokağımıza yaklaşmıştım,hiç sevmediğim bu semt pazarı yine kurulmuştu,yine içinden geçmek zorundayım diye düşünürken köşede siyah çarşafıyla yanında 6-7 yaşlarında çocukla bir kadın bana seslendi,şivesi oldukça bozuktu belli ki istanbul'a bu sene göç etmişlerdi.Gittim yanına. Elinde bir çuval,

- "Benim bel fıtığım var aşağıda oturuyorum çuvalın bir ucundan tutabilirmisin, beraber götürebilirmiyiz abi" dedi...

15 yaşındayım ama bana abi demesi ile biraz tuhaf oldum , o ruh halimle biraz isteksiz "tamam" dedim "taşıyalım abla" .... çuvala uzandığımda içinin pazarcıların artıkları çürük domates, patates, havuç gibi şeylerle dolu olduğunu görünce "tamam sen çocukla ilgilen ben tek sırtlarım dedim"...

Çuval ağırdı sırtladığımda ama yolda ablayı biraz dinleyince taşıdığım yükün farkına bile varmadım. Şırnaklıymış, geçen sene İstanbul’a gelmişler...Kan davasından kaçmışlar ama İstanbul’da bulmuşlar yerlerini. Eşini ve eşinin kardeşlerini öldürmüşler. 3 ay geçmiş üzerinden. Kendi ayakları ile 3 çocuğuna bakmaya çalışıyormuş. Evlendiği kişiye ailesi razı olmadığı için şimdi onların yanına da gidemiyormuş.Apartmanlarda merdiven silerek,el işi yapıp satarak para kazanmaya çalışıyormuş..

Büyük bir hayat dersi almaya başladığımın farkına varıyordum..

Evine geldik. Derme çatma bir apartmanın bodrum katında oturuyordu..Çocuk eğilip cama vurdu 8-9 yaşlarında bir kız kucağında bir çocuk ile baktıktan sonra gelip yukarı apartmanın kapısını açtı..

"Abi çok teşekkür ederim" dedi "Ben aşağıya indiririm ,Allah razı olsun,Allah ne muradın varsa versin "dedi .

“Tamam ablacığım Allah yardımcınız olsun” diyip evime doğru giderken pazara annesinin yanında erkek olarak gelen çocuk peşimden geldi ...

"Abi paran var mı? bana dondurma alabilir misin? " dedi.

Yıkıldığım andı...

Malum ben de çocuktum her çocuk gibi benim de cebimde para durmazdı. Olduğunda hemen harcardım ama çocuğun gelip benden istemesi ,belki de kendi için para isteyebileceği kimse olmadığı için bu kadar rahat bir şekilde istemişti..
Hangi dondurmadan almamı istersin dedim,
"Buz parmak " dedi
Belli ki diğer çikolatalı dondurmaların tadını bilmiyordu.. Buzparmak bildiğin renk katılmış buzdu, ama bu bile onun için çok güzel bir şeydi. Elimi cebime attım gerçekten 1 kuruş bile yoktu. En çok o zaman param olsun istemişimdir. Eğildim yanına dedim ki

- " Sen şimdi annenin yanına git ben yarın sana 3 tane getireceğim olur mu.”

- "Tamam olur ama gel unutma” dedi hayli bozuk aksanıyla

Evime doğru attığım her adımda Allah’a tekrar şükrettim nefret ettiğim halimden medet uman insanların olduğunu gördüm. Beterin beteri vardır cümlesinin ne kadar doğru olduğunu gördüm..

Gece bitmedi sanki, sabah olsun da işime gitsem eniştemden maaşımı istesem diye sabırsızlanıyordum...Her sabah isteksiz gittiğim o dükkana bu sefer koşarak gittim..Nasıl akşam oldu fark etmedim,o kadar şevkle çalışmıştım ki..

- Zil çaldı, eniştemin yanına gittim, maaşımı istedim, sağ olsun eniştem ayın 2. haftası olmasına rağmen ilk defa para istememden dolayı tamamını verdi...
Koşarak o sokağa gittim .. çocuk oradaydı ,beni görünce koştu yanıma adı Ramazan'mış..

- "Hadi ramazan gel dondurma alalım dedim”..

Dondurma dolabına boyu yetişmiyordu kaldırdım, hadi seç içinden dedim , o kadar dondurmanın içinden gitti buz parmak olanını seçti

"Ablama da alayım mı? dedi...

AL RAMAZAN AL ABLANA DA AL ,BÜYÜ BAŞKA RAMAZANLARA DA AL....

Kaynak:Anonim