Vaktiyle çok zengin bir adam vardı. O kadar zengindi ki. malının ve parasının hesabını bilmezdi. Yine de son derece cimriydi.
Günlerden bir gün kapısına bir fakir geldi.
— Allah rızası için karnımı doyurun, diye yalvardı. Merhametsiz zengin:
— Defol kapımdan. Çalışıp kazanacağın yerde dilenmekten utanmıyor musun? Defol, dedim...
Fakir boynunu büktü.
— Ne tuhaf. Hadi ben fakir olduğum için yüzümü buruşturuyorum, sen zengin olduğun halde gülmeyi, güzel söz söylemeyi unutmuşsun.
— Defol dedim, defol..
— Kibirlenme, ne fakirlik, ne zenginlik ebedidir.. Bir gün bütün malını kaybedip fakir olabileceğini hiç düşündün mü?
Merhametsiz zengin büsbütün sinirlendi. Hizmetçisine bağırdı:
— Defet şu herifi başımdan! Hizmetçi ezile-büzüle fakiri kovdu. Bir kaç yıl geçti...
Merhametsiz cimri zenginin işleri bozuldu. Her şey ters gitmeye başladı. Sanki altını tutsa kömür oluyordu. Bütün parası kısa süre içinde erimiş, elinde avucunda hemen hiçbir şey kalmamıştı.
Ve bir gün hizmetçisi karşısına dikildi:
— Bana izin, dedi. Ücretimi veremediğin için yanında çalışamam. Kendime başka bir kapı aramalıyım.
Eski zengin bağıra çağıra hizmetçiyi kovdu. Hizmetçi gitti, merhametli bir zenginin yanında iş buldu. Yeni efendisi çok iyi kalpliydi. Kapısına gelen her fakirin karnını doyurur, elbise verir, cebine de bir miktar harçlık koyup duasını alır, öyle gönderirdi.
Bir gün yine kapısına bir fakir geldi. Adam perişan haldeydi. Günlerce yemek yemediği ilk bakışta anlaşılıyordu. Kapıdan elini uzattı:
— Allah rızası için bir dilim ekmek verin.
İyi yürekli, merhametli ve cömert zengin hizmetçisini çağırdı. Kapıdaki dilenciyi gösterip:
— Yemek ver, diye emretti, sırtına elbise giydir, cebine harçlık koy...
Hizmetçi kapıdaki dilenciye yemek götürdü. Ama yüzünü görür görmez hayretler içinde kaldı. Efendisine koştu, nefes nefese:
— Efendim, diye konuştu, kapıdaki dilenci kim biliyor musunuz?..
— Kim?..
— Benim eski efendim! Yanından ayrıldığım cimri zengin!..
Merhametli zengin gülümsedi.
— Ya beni tanıdın mı? diye sordu. Sen onun yanında çalışırken kapısına gelmiştim. Beni kovmanı söylemişti. Çalış ve kazan, dilenmeye utanmıyor musun? demişti. Allah'ın hikmetine bak ki o fakirleşti ben zengin oldum. Kimse servetine güvenmemeli, kimse de fakirliğinden utanmamalı. Allah herkesin Rabbidir, bol hazinesinden istediğine verir. Kul kendisine verilen serveti Allah yolunda harcamalı...
Kaynak:Ahmed Şahin, Dini Hikâyeler, Cihan Yayınları, İstanbul 2006, s. 47