Faydalı Paylaşımlar..

9 Aralık 2014 Salı

Avucunuzdaki Kelebek

14:43:00 Posted by Mücahid Reis No comments


Zamanın birinde çok akıllı iki kardeş yaşarmış. Etrafındaki ve okuldaki bilgiler kendilerine yetmediğinden, annesi onları, bulundukları beldenin bilge adamına götürmüş.

Kardeşler, bilge adama pek çok sorular sormuşlar ve her defasında kendilerinin tatmin olduğu cevaplar almışlar. Bundan çok memnun olan kardeşler, bir müddet için bilgenin yanında kalıp daha çok şeyler öğrenmek için annelerinden izin istemişler ve bilge adamın yanında kalmışlar.

Bilge adama sorduklarına ve aldıkları cevaplara çok sevinen ve mutlu olan çocuklar bir süre sonra bu işten sıkılmaya başlamışlar. Bilgenin bilemeyeceği bir soru bulmamız lazım diye düşünmüşler.

Kardeşlerden biri, “Buldum” demiş. “İki elimin arasına bir kelebek koyacağım ve bilge adama soracağım. Avucumun içinde bir kelebek var, canlı mı ölü mü? Ölü derse kelebeği bırakacağım, canlı derse avucumu hafifçe bastıracağım. Her ne derse cevabını bilemeyecek!”

Kelebeği ellerinde tutan kardeşlerden biri, kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatmış ve sormuş...

“Avucumun içinde bir kelebek var, canlı mı ölü mü?”

Bilge, uzun uzun çocuğun gözlerinin içine bakmış ve cevaplamış:

“Senin ellerinde evladım, senin ellerinde...

Aşkınız...

Geleceğiniz...

Gençliğiniz...

Hayatınız...

Her şeyiniz...

Huzurunuz...

Mutluluğunuz...

Sizin ellerinizde...”

Kaynak: Bilgelik Hikâyeleri, Cevdet Kılıç, İnsan Yayınları.

Tarif

14:20:00 Posted by Mücahid Reis No comments

Adamın biri ilk defa gittiği küçük bir kasabada şaşkın şaşkın gezindikten sonra yol kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa:

- Buraların yabancısıyım, parkın hemen yanıbaşındaki fırını arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler.

Çocuk arabanın penceresini iyice açtıktan sonra:

- Ben de buraya ilk defa geliyorum ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor sanırım.

Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister istemez.

Çocuk :

- Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz ? diye gülümsemiş. Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten.

- İyi ama bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malum demiş adam ?

- Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez diye atılmış çocuk. Üstelik manolyalar da katılıyor onlara. Hem biraz derin nefes alırsanız,fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu da duyacaksınız.

Adam gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, cebinden bir kağıt para çıkartıp teşekkür ederken farketmiş onun kör olduğunu. Çocuk ise konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış adamın kendisini fark ettiğini.

Işığa hasret gözlerini onsan saklamaya çalışırken :

- Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim demiş. Görmeyi o kadar çok özledim ki. Siz görebiliyorsunuz değil mi ?

Adam, çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken :

- Artık emin değilim demiş. Emin olduğum tek şey, benden iyi gördüğündür.

Cüneyd Suavi / Hayatın İçinden Hikâyeler Zafer Dergisi Mayıs 2002