Faydalı Paylaşımlar..

23 Ocak 2015 Cuma

Allah'tan korkuyorum

14:59:00 Posted by Mücahid Reis No comments


Zamanın birinde İsrailoğullarından biri vardı, adam kendini ibadete vermişti. Çoluk çocuk sahibiydi. Günün birinde ailece aç kalırlar. Tamamen çaresiz kaldığı için yiyecek bir şeyler bulup getirsin diye karısını dışarıya gönderir.

Kadın bir tüccarın evine varır, çoluk çocuğuna yedirecek bir şeyler ister. Tüccar, kadına "olur, fakat önce bana kendini teslim et" diye teklif eder. Kadın hiç cevap vermeden çıkar, evine döner. Yavrularını "Anneciğim! Açlıktan öleceğiz, bize yiyecek bir şeyler ver" diye feryat eder durumda bulur.

Geri çıkarak tekrar tüccarın yanına varır, yavrularının acıklı durumunu anlatır. Tüccar "İstediğim olacak mı?" diye sorar. Kadın "Evet" der.

İkisi baş başa kalınca kadın öyle bir titremeye başlar ki, azaları yerlerinden çıkacak gibi olur. Tüccar "ne oluyor sana?" diye sorar. Kadın "Allah'tan korkuyorum" diye cevap verir.

Aldığı cevap üzerine kendine gelen adam "Sen şu sıkışık durumuna rağmen bu günahtan dolayı Allah’tan korkuyorsun, oysa asıl benim korkmam gerekir" diyerek yapacağı işten vazgeçer. İstediklerini vererek kadını gönderir. Kadın kucağındaki yiyecekler ile yavrularına döner. Çocukların sevinci sonsuzdur.

Bu sırada ulu Allah’tan tüccar hakkında Hz. Musa'ya (A.S.) vahiy gelir. Allah "Falan oğlu filana bütün günahlarını affettiğimi söyle" diye bildirir.

Bunun üzerine Hz. Musa (A.S.) tüccarı bulur, ona "Mutlaka Allah ile aranızda sır kalan bir hayır işlemiş olmalısın" der. O zaman tüccar kendisine yoksul kadınla arasında geçenleri anlatır. Hz. Musa (A.S.) " İşte bu yüzden Allah, geçmiş bütün günahlarını bağışladı" diyerek tüccara müjdeyi verir.

Kaynak: İmâm-ı Gazâli Mükâşefetü'l Kulûb Tercüme: Salih Uçan Çelik Yayınevi

Kötü Olaylara Sabretmek

14:32:00 Posted by Mücahid Reis No comments


Ermişlerden birinin bir arkadaşı varmış; devrin hükümdarı onu hapseder. Ermiş kişi, cezaevinde ki arkadaşının hal ve hatırını sormak için ziyaret eder ve:

- Hapishanede halin nasıldır? diye sorar.

Arkadaşı:

- Allah'a şükürler olsun, diye cevap verir.

Sonra, hapishaneye şişman bir Mecusi’yi getirirler; Mecusi ile onu zincirle bir araya bağlarlar. Öyle bir hal alır ki,adam, Mecusi nereye giderse, onunla birlikte gitmek zorunda kalır. Mecusi helaya gittiğinde, o da gitmeye ve hacetini bitirinceye dek onun yanında durup, pis kokuları çekmeğe mecbur olur ve bunun gibi hayli eziyetler çeker.

O ermiş olan dışarıdaki arkadaşı bu olayı duyar ve arkadaşını ziyaret edip halini sorar, hapisteki arkadaşı yine şöyle cevap verir:

- Allah'a şükürler olsun, der.

Bunun üzerine arkadaşı:

- Ne zamana kadar böyle şükredeceksin, senin içinde bulunduğun beladan, daha büyüğü var mıdır? der.

Bunun üzerine hapisteki;

- Ey kardeşim! ben aslında daha büyük felaketlere müstahakım. Allah'u Teala bu kadarla bana müsamaha etmiş ise, buna şükretmek vacip olmaz mı? Sen hiç işitmedin mi ki, bir büyük zatın üzerine bir tas kül dökülmüş de, o zat secdeye varıp, Allah'a şükretmiş. Kendisine, niçin şükrettiği sorulduğunda ise şöyle cevap vermiş;

"Ben üzerime bir tas ateş dökülmesinden korkarım. Bir tas kül dökülmekle, daha büyüğünden bağışlandım, Allah'u Teala'ya şükretmeyeyim mi?" demiş.

Kaynak : Ahmed Şihabuddin El-Kalyubi'nin," Dini Hikayeler " adlı kitabı.

Sayfa : 168

Çeviren : Hüseyin Erdoğan.

Günahlar Birikiyor

14:16:00 Posted by Mücahid Reis No comments


Adamın biri kendisini hesaba çeker. Ömrünü hesapladığında, altmış yaşında olduğunu, altmış yılda kaç gün olduğunu hesaplayınca da, 21900 gün ettiğini görünce, feryat edip ağlamaya başlar ve ;

- Her gün bir tek günah işlesem, bu kadar sayı ile ben Allah'ın huzuruna nasıl çıkarım? der ve korkusundan düşüp bayılır.

Ayıldığında tekrar aklına gelir ve yine bayılır. Etrafında bulunanlar ona uyandırmaya çalıştıklarında öldüğünü görürler.


Not : Bizler her gün kim bilir kaç kez günah işliyoruz. Acaba sonumuz ne olacak? Allah bizi affetsin.Düşünsenize elli atmış yıllık hayatınızdaki ahvalimize ya ebediyyen cehennemdeyiz ya da cennette.

Buna inanmayanlara zaten sözümüz olamaz ama inandığı halde hala dünya sevdası ile kalbimizi avutuyorsak ne kadar ahmak insanlarız.Yarın ahirette çok pişman olacağız, neden dünyada iken bu kadar açık olmasına rağmen her şey dikkat etmedim diye.Sağ omzumuzda sevap meleği sol omuzumuzda da günah meleği bir an bile bizden ayrılmazken ve şahdamarımızdan bile yakınken bize Yüce Yaratanımız hala gafletteyiz ya...

Kaynak : Ahmed Şihabuddin El-Kalyubi'nin," Dini Hikayeler " adlı kitabı.

Sayfa : 89

Çeviren : Hüseyin Erdoğan.