Ebû Bekir Sıddîk (r.a.) garip bir rüyâ görüp, uykusunda ağlamaya başlar. Öyle ağlar ki, evin dışından duyulur. Bu sırada Ömer bin Hattâb (r.a.) oradan geçer. Ağlama sesini duyunca, kapıyı çalar. Ebû Bekir Sıddîk uykusundan uyanıp, kapıya koşar, gözlerinden yaşlar aktığı halde kapıyı açar. Hazreti Ömer onu görür ve kendisine:
--- “Bu ağlamak nedir?” Diye sorar.
Hz. Ebû Bekir: --- “ Sahâbeleri buraya topla ki, sana anlatayım.” der. Bunun üzerine Hz. Ömer bütün sahâbeleri oraya toplar. Ebû Bekir (r.a.) anlatmaya başlar.
--- “Rüyâmda kıyâmetin koptuğunu gördüm. Bir takım insanları, parlayan yıldızlar gibi minberlerin üzerinde buldum.
Meleğe : --- “Bunlar kimdir?” diye sordum.
Melek : --- “Onlar peygamberlerdir. Hazreti Muhammed Mustafa (aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm)’i bekliyorlar.” Dedi.
Ben : --- “Muhammed (aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm) nerededir? Beni onun yanına götür. Ben onun hizmetçisi ve sahâbelerinden Ebû Bekir’im,” dedim.
Melek beni onun yanına götürdü. Onu Arş’ın altında, sarığını önüne koymuş, sağ elini Arş’a uzatmış, sol elini uzatıp cehennemîn kapılarını kapamış bir halde gördüm. O,bu haliyle şöyle niyâzda bulunuyordu:
--- “Ey Allâh’ım, ümmetimi bağışla. Onların içinde âlimler, sâlihler, hacılar, umre yapanlar, gâzîler, mücâhidler vardır.”
Böyle niyâzda bulunurken, gaipten şöyle bir bir nidâ geldi:
--- “Ey Muhammed (aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm), sen itaat edenleri zikrediyorsun, diğerlerini anmıyorsun. Zâlimleri, şarap içenleri, zinâ yapanları, fâiz yiyenleri, bunları da zikret.”
Bunun üzerine peygamber (aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm) şöyle niyâzda bulundu:
--- “Ey Allâh’ım, onlar senin buyurduğun gibidirler. Fakat onlardan hiçbiri sana ortak koşmamıştır, puta tapmamıştır, sana çocuk isnad etmemiştir, Tevhidi bırakmamıştır. Ey Allâh’ım, onlar hakkındaki şefaatimi da kabûl buyur. Onlara olan merhametimide kendilerine ulaştır.” diye yalvardı.
Ben kendisine çok acıdığım için: --- “Ya Muhammed (aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm), kendine acı, dedim.
O: “--- “Ya Ebû Bekir, ümmetime şefaat etmek için Rabbime niyâzda bulundum. Rabbimde kabûl buyurdu.” dedi.
Hazret-i Peygamber’e:
--- “Hepsinemi, yoksa bazısına mı?” Diye sordum. Tam o anda sen kapıyı çalıp beni uyandırdın ve cevap almaya vakit bırakmadın, ey Hattâb oğlu Ömer. Hazret-i Ebû Bekir, Hazret-i Ömer’e böyle söylediği anda bir de bakar ki, gaipten bir ses üç kere:
--- “Hepsine ya Ebû Bekir, hepsine.” diye sesleniyor. Her ikisi de “El-Hamdü Lillâh” diyerek şükrettiler.
Kaynak : Ahmed Şihabuddin El-Kalyubi'nin," Dini Hikayeler " adlı kitabı.
Sayfa : 265
Çeviren : Hüseyin Erdoğan.
0 yorum:
Yorum Gönder