Sahabenin ileri gelenlerinden Muaz bin Cebel Hazretleri, Hazret-i Ömer devrinde zekat memurluğu vazifesiyle çalışıyor, kabileleri dolaşıp onların verdikleri zekatları toplayarak Halifeye getiriyordu.
Muaz, yine bir gün, Medine civarındaki kabileleri dolaşıp onların zekatlarını almış, Halifeye teslim etmiş ve sonra da evine dönerek istirahata çekilmişti.
Muaz'ın hali fakirceydi. Bu fukaralık, bazan hanımının canına tak ettiği oluyordu. Kocasının eve eli boş geldiğini görünce, ona şu şekilde sitem etmeye başlamıştı:
- Günlerdir çöllerde dolaşıp duruyor, halkın zenginlerinden zekatlarını topluyorsun. İnsan, bu arada kendine de birşeyler ayırır, eve getirir. Kim bilecek, kim duyacak?
Muaz, hanımının sitemine şu karşılığı verdi:
- Bunu nasıl yapanın hanım? Peşimde her an gözcü var. Biri beni gözetliyor.
- Ne söylüyorsun bey, demek sana Allah'ın Resulü itimad etti, Ebû Bekir itimad etti de, Ömer itimad etmeyip peşine gözcü koydu, seni gözetletiyor ha?.. Şimdi ben ona gösteririm...
Kadın hışımla gitti, Halifenin huzuruna çıkarak kocasının peşine niçin gözcü koyduğunu sordu.
Fakat Halifeden, kesinlikle böyle bir durumun olmadığını öğrenince, mahcup olarak geri döndü. Bu sefer de kocasına çıkıştı:
- Beni Halifenin huzurunda mahcup düşürmeye ne hakkın var? Neden yalan söylüyor, Halife peşime gözcü koydu, diyorsun?
Muaz, karısına şu manalı cevabı verdi:
- Hayır hanım, yalan söylemiyorum. Ben, peşimde gözcü var, biri beni gözetliyor, dedim. Fakat o gözcüyü Halife peşime takti demedim. Peşimdeki gözcü, Halifenin değil, Allah'ın gözcüsü idi. Allah'ın Kirâ-men Kâtibin melekleri, iyi kötü herşeyi yazıp kaydetmiyorlar mı? Allah her yaptığımız işten haberdar değil mi? O'nun ilminden kaçmak, bilgisinden uzak kalmak mümkün mü? Zerre kadar hayrın da, zerre kadar şerrin de yarın ahirette hesabı sorulmayacak mı?
Muaz'ın hanımı, bu cevab üzerine derin derin düşünceye daldı. Fakirliğin verdiği sıkıntı ile nasıl yanlış düşüncelere saplandığını anladı. Kocasına hak vererek, ona bir daha bu konuda sitem etmemeye karar verdi.
Kaynak:Mehmet Dikmen, Esrarengiz Olaylar, Cihan Yayınları, İstanbul 2001, s. 105
0 yorum:
Yorum Gönder