Ak sakallı âlim, seccadesinden başını kaldırmış Allah'a yalvarıyordu:
— Ey Rabbim, yaşım ilerledi, ömrümün sonuna geldim. Bana lûtfeylediğin bu ilmi, kütüphanemdeki şu güzel kitaplarımı kime vereyim ki, kıymetini bilsin, içindeki hakikatlardan istifade sağlasın?..
Dualarla yatağına uzanan âlimin o gece gördüğü rüya çok manidardı. Yeşil kanatlı bir melek gelmiş kendisine şöyle diyordu:
— Sen zengin kütüphanendeki güzel kitaplarını kime
vereceğini mi soruyorsun? Üzülme, vereceğin yeri sana bildirmek üzere Rabbim beni gönderdi. Sabah namazından sonra bitişikteki üç komşu evine gideceksin, bu evlerin çocuklarını alıp kütüphanene getirecek, kitaplarını. onlara taksim edeceksin. Senin kitaplarına lâyık olanlar bu çocuklardır!
Melek bunları söyledikten sonra pır diye uçup gider.
Gözlerini açan âlim, gördüğünü yeniden hayalinden seyretmeye çalışır. Meleğin sözlerini bir bir yeniden düşünür ve bu şeytanî bir rüya değildir, diyerek söyleneni yerine getirmeye karar verir.
Sabah namazından sonra ilk işi tarif edilen komşu çocuklarını toplamak olur. Üç komşunun küçüklerini evin deki kütüphanesinin önüne oturtur ve sorar:
— Sevgili çocuklar, sizler muhakkak Allah'ın sevdiği gençlersiniz. Allah sizi seviyor, ama neden seviyor, bilemiyorum. Bana söyler misiniz, gündüzleri boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?
Birinci çocuk şöyle konuşur:
— Ben sabahlan kalkıp ormanlara, ağaçların yeşilliklerine, bağ, bahçelere bakıyorum. Bunlar kışta kupkuru, yapraksız, meyvesizken baharda yemyeşil.. Çiçekler açıyor, meyveler veriyorlar. Düşünüyorum, bu ağaçların içinde bunları yapacak bir makina olmadığına göre kim yapıyor bunları?.. Bunu ancak bizi nimetleriyle besleyip sevindirmek isteyen Allah'ımız yapıyor, diyor, Allah'a olan sevgimi daha da çoğaltıyorum. Bu düşüncelerle dinî kitapları daha çok okuyor, okudukça da Allah'a olan sevgimi daha çok kuvvetlendiriyorum. Kitap sevgim çok fazla..
Ak sakallı âlim şöyle izah eder:
— Yavrucuğum, bu söylediklerin çok güzel şeyler. Demek Allah da seni bunun için seviyor olmalı. Etrafına bakıp ibret almak, her gün boş zamanlarında dinî kitap okumak fevkalâde güzel şey.. İkinci çocuk da şöyle konuşur:
— Ben de geceleri yıldızlarla süslü gökyüzüne bakıyor, boşluğu aydınlatan ayı seyrediyorum. Sonra bizlere yağmurlar indiren bulutlan düşünüyor, canlanan sebzeleri hatırlıyorum. Bütün bunları bizim için yaratan Rabbimize olan sevgim ve bağlılığım daha da artıyor? Bu sebeble ben de dinî kitapları daha çok okuyor, her gün boş zamanımda İslâmî bilgimi artırıyorum.
Nur yüzlü âlim bunun sözünü de şöyle izah eder:
— Evlâdım, bu senin yaptığın Rabbimizin hoşuna giden şeydir. Boş zamanlarında yaratıkların ibretli durumlarını inceleyip, dinî kitaplar okuyarak dindarlığını kuvvetlendirmek kadar Allah'ın hoşuna giden bir şey olmasa gerektir.
Üçüncü çocuk da şöyle konuşur:
— Efendim, arkadaşımın biri gökyüzünü, diğeri de yeryüzünü inceliyormuş. Ben de yerde, gökte gördüğüm her şeyi, kuşları, hayvanları inceliyorum. Meselâ bunca kuşların rızıklarını veren Rabbimiz ayrıca yerde yaşayan * koyunların, kuzuların da rızıklarını veriyor. Hattâ onların memesinden bizlere de rızık gönderiyor. Nitekim koyun yediği ottan hem et yapıyor, hem süt veriyor, hem de gübre meydana geliyor. Yediği tek şey, ama neticesi çok çeşitli. Tek ottan değişik şey meydana gelmesi, koyunun, ineğin, mandanın kamında bir fabrika bulunduğundan değildir. Bunları düşününce Rabbimize olan sevgim daha da çoğalıyor, çoğaldıkça da boş zamanlarımda ben de arkadaşlarım gibi dinî kitap okuyor, Müslümanlığımı daha da kuvvetlendiriyorum.
Âlim ondan da çok memnun olur. Kitaplarını üçe ayırır, her birini birine verir ve der ki:
— Çocuklar, bu gece yeşil kanatlı bir melek geldi, Allah'ın çok sevdiği çocuklara kitabını vereceksin diyerek sizleri tarif etti. Ben de Allah'ın sizi neden sevdiğini merak ettim. Şimdi anladım ki, sizler cidden Allah'ın seveceği bir tutum içindesiniz. Kitaplarımı size seve seve veriyorum. Alın, okuyun, siz de parmakla gösterilen âlimlerden olun.
Sevinen çocuklar evlerine kucak kucak kitap taşıyarak ana-babalarını da hayrette bırakırlar.. Allah'ın kendilerini daha çok sevmesi için o günden sonra daha çok dinî kitap okurlar, kâinattaki varlıkları ibretle incelemeye devam ederler.
Kaynak:Ahmed Şahin, Dini Hikâyeler, Cihan Yayınları, İstanbul 2006, s. 139
0 yorum:
Yorum Gönder