İbrahim Edhem (k.s.) hazretleri, bir ara arkadaşlarından bir cemaat ile beraber bulunmaktaydı. Oruçluydular. Gündüzleri çalışıp onlara infakta bulunurdu. Geceleri de bir yerde toplanıp iftar ederlerdi. Fakat İbrahim Edhem hazretleri akşamlan işten dönerken biraz gecikirdi. Arkadaşları kendi aralarında;
-”Gelin biz, onsuz iftar edelim. O gelmeden iftar edelim ki, o da bundan sonra biraz daha çabuk gelsin!” dediler.
Arkadaşları iftar ettiler. Uyudular.
İbrahim Edhem (k.s.) hazretleri geldiğinde, arkadaşlarını uyur gördü. Onlara acıdı, şefkat ve merhamet ile onlara baktı ve kendi kendine,
-”Zavallı miskinler! Herhalde yiyecek bulamadıklarından aç uyudular!” dedi.
Arkadaşlarına yemek hazırlamak için İbrahim Edhem (k.s.) hazretleri, hemen undan az bir şey alıp hamur yoğurdu. Ateş yaktı. İbrahim Edhem, küle üfleyince, arkadaşları uyandılar.
İbrahim Edhem hazretlerini ellerini ve dirseklerini yere koymuş ve ateşi üfler bir halde gördüler. Ona:
-”Bu hâlin nedir?” diye sordular. 0:
-”Ben dedim ki, belki sizler, iftarlık bir yiyecek bulamadan aç karnına uyudunuz! Sizi uyandırmak istedim. Yemekte hemen hazır olmak üzeredir.” O zaman arkadaşları birbirine:
-”Bakın! Biz ona ne muamele ettik? O bize nasıl muamele ediyor?” dediler.
Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri: 4/36.
0 yorum:
Yorum Gönder