Faydalı Paylaşımlar..

16 Eylül 2013 Pazartesi

Kendini Aşmak

12:28:00 Posted by Mücahid Reis No comments

Aziz Mahmut Hüdayî Hazretleri, kadılığı bırakarak dergâha gelmişti. Dergâh bir vesileydi maksat için...

Üftade Hazretleri'ne talebe olmuş ve bir müddet sır­tındaki sırmalı kaftanla Bursa sokaklarında ciğer satmıştı. Daha sonra ona dergâhın tuvaletlerini temizleme vazifesi verildi.

Bir gün yine temizlik yaparken davul sesleri işitti. Ku­lak kabarttığında kendi yerine tayin edilen yeni Kadı'nın geldiğini ve halkın onu karşılamaya çıktığını anladı. Bir anlık dalgınlıkla:

- Biçare Mahmut! Sen böyle bir mesleği bıraktın, şim­di abdesthanelerde temizlik yapıyorsun, dîye düşündü.

Fakat, hemen kendini toparladı:

- Mahmut, sen Şeyhine, nefsini ayaklar altına alacağı­na dair söz vermiştin, dedi.

Nefsine haddini bildirmek niyetiyle elindeki süpürge­yi bıraktı. Taşlan sakalıyla süpürecekti. Tam o esnada Şeyhî Üftade Hazretleri kapıda belirdi:

- Evladım, dedi, sakal öyle şeyler için değildir. Sana bu İşi vermekteki maksadımız seni nefsinin elinden kur­tarmak, önemli bir merhaleyi aştırmaktı. Sen bunda mu­vaffak oldun.

Onu alıp dergâha götürdü. Geçici kadılığı bırakmış, ama sultanlık kazanmıştı. O artık bir İrşad ufku idi.

Bazen, nefse hoş gelmeyen şeylerin arkasında hakiki ik­ramlar, hediyeler ve lütuflar saklıdır,

Sonsuzluk yolunda paye aramayanlar o lütuflara erer. O öyle bir noktadır ki, manevî bir şeye ermek niyetiyle yapanlar bile o noktada kaybeder. Hedef mürşid olmak de­ğil, sadece Onun hoşnutluğu olmalıdır.

Keramet niyetiyle zikir çekenler ikrama eremez. Dış ve iç, maneviyat yolundaki engelleri, kirleri, sakalıy­la temizleyecek kadar o kapıda sadakat gösterenler kaza­nır

KAYNAK: AKAR, Mehmet; Mesel Ufku, Timaş Yayınları, İstanbul 2004, s. 158

0 yorum:

Yorum Gönder