Büyük Camilerden birinin avlusunda düzenlenen kitap fuarına gelen emekli öğretmen, aşırı fiyatlarından ötürü kitap alamayan öğrencileri görünce hayırlı bir iş yapmaya karar vermiş. Ve eşinden dostundan topladığı kitapları bedava dağıtmak için, onları bir masa üstüne sermiş. Daha sonra da, avludaki hattatlardan birine yazdırdığı, ”Bedavadır, bir tane seçip alın” levhasını iliştirmiş kitapların yanına. On beş dakika içinde tüm kitaplar tükenmiş. Gençler birer tane seçip gitmişler. Tabi ona bol bol dua ederek.
Öğretmen, içini ferahlatan bu işi fuar boyunca yapmaya karar vermiş ve namaz saati gelince câmiye girmiş. Ramazan olduğu için, içerisi ana baba günü gibiymiş. Öğretmen farz namazını eda ettikten sonra, bir de kaza kılıp çıkmış dışarı. Çıkmış ama, millet kapı ağzında mosmor. Merak edip sormuş ne olduğunu. Câminin müezzini, derinden bir ahhh çekip:
“Sorma birader!.” demiş. “Bunca yıllık müezzinim, böyle bir şey görmedim. Câmiden belki yüz tane ayakkabı almışlar. Üstelik de en yeni olanları.”
Emekli öğretmen, bir ayakkabının yarım maaşına denk olduğunu bildiği için, büyük bir acı duymuş bu olaydan. Bir ”lâ havle” çekerek: “İnşallah bulurlar” diye atılmış. “Rahatlarlar o zaman”
Müezzin: “Zannetmiyorum!.” demiş. Ama ayakkabılığın üzerine “Bedavadır, bir tane seçip alın” yazısını koyan adamı bulup dövdüklerinde, eminim ki rahatlayacaklardır.”
(Cüneyd Suavi, Zafer Dergisi, Şubat-2004)
0 yorum:
Yorum Gönder